“Yedekleme Sağlığı”: Covıd-19 sonrasına yedeklediniz mi kendinizi?.. Prof. Dr. İsmail Üstel yazdı.
Küresel boyutta çok ciddi bir sağlık sorunu olmasının yanı sıra, ülke ekonomilerini de hasta eden bir salgını yaşamaktayız.
Bugünlerde hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bu küresel salgın, bir gün sönümlenecek elbette.
Hemen önümüzdeki haftalarda değilse bile, 2021yılının son çeyreğine kadar –en azından– hafifleyecek. Aşı ile bağışıklamanın yaygınlığı ve aşıların etkililiği, bu süreyi kısaltabilecektir.
Kişisel, ailesel, kurumsal, mesleksel, sektörel ve toplumsal ölçeklerde; dayanıklı olmak ve tüm zorlanmalar karşısında dayanıklı kalmak zorundayız.
Yaşamakta olduğumuz küresel salgın sonrasında, “yeni normal” olarak adlandırılan bir durumla baş etmek zorunda kalacağız.
Neyi nesi olacaktır, bu “yeni normal”? Şimdilik, doğru ve eksiksiz bir biçimde tanımlanamıyor. Kesin olan, alışageldiğimiz koşullardan çok farklı bir tablo olacağı gerçeğidir…
Bu “yeni normal”e geçiş döneminin karakteristik özelliği, “çok yönlü aşırı belirsizlik” olgusudur!.. Söz konusu dönemi –kişi, aile, kurum, meslek, sektör ve toplum ölçeklerinde– en az hasarla atlatabilmenin reçetesi; “çok yönlü dayanıklılık”tır. Bunun için; şimdiden, “kendimizi çok yönlü yedeklememiz” gerekmektedir.
“Çok yönlü yedekleme” denildiğinde, “psikolojiden, ekonomik ve finansal duruma; çevik stratejilerden, yetkinlik envanterine; geniş bir yelpazede yedekleme” anlamına gelmektedir.
Covid–19 Küresel Salgını –hasta olmayanlar da dahil olmak üzere– psikolojik yıkım salgınına da neden olmaktadır. Bu nedenle; kendimizi salgın sonrasına (“yeni normal”e) hazırlayabilmek anlamında, psikolojik bütünlüğümüzü sağlamak ve sürdürmek üzerinde de önemle durmalıyız.
Böyle bir terim –şimdilik– yoksa da, “Yedekleme Sağlığı” kavramını gündeme taşımalıyız.
Kendimizi birey, aile, kurum, meslek, sektör ve toplum olarak yenileyebilmek için; yedekleme sağlığımıza dikkat etmeli, yedekleme sağlığımızı korumaya özen göstermeli, yedekleme sistemimizin bağışıklığını sürdürmeye öncelik vermeliyiz.
“Yedekleme Sağlığı” kavramının uzantısı, “Yedekleme Hastalıkları”dır.
Yedekleme Hastalıkları’nın en önemlileri, şunlar olsa gerek: Konunun önemini kavramamak, başını kuma gömmek, duruma seyirci kalmak, aldırmazlık, boşvermişlik, atalet; çözümü başkasından beklemek, strateji tasarlamayı ötelemek, eyleme geçmeyi ertelemek; mazeretler ardına sığınmak, bahaneler arkasına saklanmak, yedekleme konusundaki yanılgıları ve yanlışları mantığa bürümek…
“Yedekleme Sağlığı”nın rotasından sapmayarak, kavram turumuza devam edelim…
Koşullarının ve dayatmalarının neler olacağını şimdiden bilemediğimiz salgın sonrası durumda (“yeni normal”de), ayağa kalkabilmek ve ayakta kalabilmek için; birey, aile, kurum, meslek, sektör ve toplum olarak; “kendimizi yedeklememiz” kaçınılmazdır.
Salgın sonrasında; psikolojiden ekonomiye, iş yaşamından eğitime yayılan yelpazede, kaçınılmaz biçimde, “yeni oyun kuralları” ile karşılaşacağız.
Ya kendimizi yedekleyeceğiz ve yenileyeceğiz, ya da bu “yeni oyun kuralları”na yenileceğiz.
Birey, aile, kurum, meslek, sektör ve toplum olarak!..
Salgın sonrasında “yeni normal”e dayanıklı olmak ve “yeni normal”de dayanıklı kalmak istiyorsak;
- Kendimizi “çok yönlü yedeklemeli”yiz.
- “Reaktif” (‘bekle, gör’ tabanlı) değil, “proaktif” (‘önden, öncü’ yaklaşımlı) davranmalıyız.
- Alışkanlıklarımızı sorgulama alışkanlığı edinmeliyiz.
- “Benchmarking (başkalarından öğrenme, esinlenme)” yaparak, dünyadaki başarılı örnekleri uyarlamalı, başarısız örneklerden ders almalıyız.
- Değişime direnme yanılgısına düşmemeli, değişmek zorunda kalmadan değişebilmeyi başarmalıyız.
- Kalıp ötesi (yaratıcı) düşünceden beslenen inovasyon (yenilikçilik) adımları atmalıyız.
- Rehavete kapılmamalı, “tetiktelik” durumunda kalmalıyız.
Birey, aile, kurum, meslek, sektör ve toplum olarak!..
Şu yedekleme işine, birey olarak kendimizden başlamalıyız. Öncelikle, kişi olarak, kendimizi yedeklemeliyiz. Bu süreci “öz yedekleme” olarak adlandırmak, yanlış olmayacaktır.
“Öz yedekleme” için, şunları gerçekleştirmemiz doğru olacaktır:
Beynimize ve yüreğimize yatırım yapmalıyız. Farkındalık düzeyimizi bileylemeliyiz. Belirsizliklere rağmen çözülmemeliyiz. Zorluklar ve zorlanmalar karşısında pes etmeme kararlılığımıza süreklilik kazandırmalıyız. Yaşam becerilerimizi geliştirmeliyiz. Birey olarak, kendimizi her açıdan güçlendirmeliyiz. Çok yönlü dayanıklılığımızı her koşulda sürdürülebilir kılmalıyız.
Pozitif psikolojik sermayemizi artırarak… Öğrenilmiş çaresizlik kapanına kısılmadan, kendini gerçekleştiren kehanet tuzağına düşmeden… Yorulmadan, usanmadan, tükenmeden… Ufkumuzu karartmadan, umudumuzu yitirmeden…
Beynimize de, yüreğimize de kolay gelsin…
Prof. Dr. Ecz. İsmail Üstel, Ayvalık, 25 Aralık 2020