Zonguldak Kösedağ’lı Uzun Mehmet!

Zonguldak Kösedağ’lı Uzun Mehmet!

Hikâyesini mutlaka bilirsiniz, askerliğini bahriye eri olarak yapan Zonguldak ili Ereğli  ilçesi Kösedağ’lı Uzun Mehmet, askerliğinde kendisine gösterilen siyah bir taşın, kömür olduğunu söylerler. Padişah II Mahmut fermanı ile yurdun her tarafında kömür aranmasını emreder ve ödül verileceğini söyler. Askerliği bitirdikten sonra köyüne dönen Uzun Mehmet, değirmen tarafında derede siyah taşları görür. Eve götürüp ateşe atar. Siyah taş yanmaya başlar. Dereden topladığı bir çuval siyah taşla İstanbul a gider. Saraya sunar. Padişah II Mahmut 8 Kasım 1829 tarihinde onu 50 altınla ödüllendirir ve 600 kuruşla maaşa bağlar. İşte Zonguldak ta kömür madeni işletmesi bu tarihle başlamış olur.

Maden bulunması ile işletilmesi arasında ince uzun bir bağ vardır. Önceleri açık işletme ile başlar, daha sonra galeri çalışması yapılması Cumhuriyet döneminde oluşur. Ancak bu tür tünel kazılması, emniyet  göz ardı edilince, kazaları da beraberinde getirir.

Kömür ocağı maden kazaları konusunda Devlet arşivlerinden aldığım bilgileri beraber gözden geçirelim. Çok geriye gitmeden, hafızama kazınan bazı olaylara bakalım. 1983 yılından bu yana gelen maden kazaları ve sonuçları:

7 Mart 1983’de Zonguldak Armutçuk Beldesinde taş kömürü  ocağında grizu patlaması oldu, 103 işçi vatandaşımızın hayatına mal olmuştu. Ne sorumlular, nede sistem kontrolünde ki hiçbir kimse bu kaza konusunda hesap bile vermedi.

7 Şubat 1990 tarihinde Amasya Yeni Çeltik İşletmesine ait maden ocağında grizu patlamasında 3 işçi yanarak 65 işçi göçük altında kalarak hayattan koptular. Bu olayında sorumlusu bulunmadı ve de yine alın yazısına bağladılar sonucu.

3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yine bir grizu patlaması 263 maden işçisi hayata veda ettiler. Yine bu dönemde bu olaydan da ders almayan idareciler olaya kader diye bir tanımlama yarattılar. Ne bir sorumlu ne bir yetkili bu inanılmaz felakette cezalanmadı. Nede olsa bu bir Fıtrat’tı, yani işin riski işçinin hayatı idi.

26 Mart 1995 tarihinde Yozgat’ın Sorgun Kazasında özel bir maden şirketine ait kömür ocağında grizu patlaması meydana geldi. Kazada 38 vatandaşımız hayata veda etti.

Bu olayların hiç biri bir sonraki senelerde meydana gelen maden kazalarına ders olmamış gibi kazalar gelmeye devam etmiş. 

22 Kasım 2003 tarihinde Karaman’ın Ermenek İlçesinde yine özel bir firmanın işlettiği kömür ocağında grizu patlaması sonucunca 10 işçi hayatını kaybetmişti. Günlerce maden ocağına girip cesetlere ulaşım mümkün olamamıştı. Bir Allahlın kulu çıkıp ta ‘Bu patlamadan ben sorumluyum‘ diyemedi. Hatta Devlet bu madenlerde gereğince denetim yapmadığından, bu olayda da kimse sorumluluk üstlenmediğini biliyoruz.

8 Eylül 2004 tarihinde Kastamonu Küre İlçesinde bulunan yer altı bakır madeninde konveyör bandın alev almasından dolayı meydana gelen CO etkisi ile 19 işçi vatandaşımız hayattan koptu.

10 Aralık 2009 tarihinde Bursa’nın Mustafa Kemalpaşa İlçesinde ki maden ocağında grizu patlaması 19 işçi hayata veda etti.

23 Şubat 2010 tarihinde, Balıkesir Dursunbey İlçesi Odaköy’de  yine maden ocağı, yine grizu patlaması 17 işçinin hayatına mal oldu.

23 Şubat 2010 tarihinde bu sefer Zonguldak Karadon maden ocağında yine grizu patlaması. Bu sefer 30 işçimiz  hayata veda etti.

2010 senesinde maden işletmeleri diğer senelerde meydana gelen kazalardan hiç ders almadıklarından, 7 Temmuz 2010 tarihinde Edirne’nin Keşan İlçesinde madende yangın çıkmış ve 3 işçimiz vefat etmişti.

8 Oca 2013 tarihinde Zonguldak Kozlu İlçesi kömür ocağında grizu patlaması ve 8 işçi kardeşimiz hayattan koptu. Aynı ay 13 Ocakta Manisa Soma’da ocak içindeki asma traversler yıkılmış 1 işçimiz ölmüştü.

1014 yılı maden ocaklarında en büyük felaketlerin yaşandığı yıl olmuştu.

13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’daki Maden Ocağındaki patlamada 301 vatandaşımızı kaybettik. Bu olay Maden ocakları tarihimizin en büyük insan kaybının yaşandığı yıl oldu.

Daha sonra 11 Haziran’da Elbistan da kazada 1 işçi, yine 11 Haziran’ da Şırnak Kemerli’ de 3 işçi, Şırnak Dağkonak’ta 1 işçi ve 18 Haziran’da yine aynı yerde 1 işçi daha hayattan koptular.

28 Ekim 2014 Tarihinde İse Karaman’ın Ermenek İlçesi Pamuklu’daki kömür madeninde meydana gelen su baskını sonucu 18 işçimizi kaybettik.

2015 senesinde meydana gelen 6 değişik kazada 6 işçi hayatını kaybetmiştir.

Her sene madenlerde çeşitli kazalar meydana gelmeye devam etmiş, ancak kazada hayatını kaybeden işçi sayısında ciddi bir düşüş olmuştur. Fakat biz hala maden ocağında metan gazı konusunda ciddi önlemler almadığımızı, en son 14 Ekim 2022 tarihinde Bartın İli Amasra’daki grizu patlamasında görmekteyiz. 41 vatandaşımızı bu patlamada kaybettik.

Üstüne üstlük sorumlular ortaya çıkıp ‘Bu alın yazısı, bu işin fıtratında var, böyle kazalar olmaya da devam edecektir’ demekle hazret neyi anlatmaya çalıştığını halk bir birine sormakta.

Kömür çıkarılırken oluşan metan gazı sıkışınca en ufak bir basınç artması veya kıvılcımla patlama yapar. Bu gaz, otomatik seviye alarmlı sensörleri ile kontrol edilir. En ufak bir sapmada alarm sesleri duyarsınız. Hemen madendeki işçiler tahliye olması gereklidir. Bu sistem bir maden ocağı işletmesinin anayasasıdır. Ölçümde insan faktörü olmaz.

Genelde gelişmiş ülkelerde böyle patlamaları duyduğumu hatırlamıyorum. Bir örnek ülke üretimini ele alalım, Almanya’da yılda 175 milyon ton kömür üretilir. Türkiye de ise yaklaşık 69 milyon ton linyit ve 35 milyon ton taş kömürü üretimi vardır. Almanya da son 35 sene içinde hiçbir maden kazası meydana gelmemesini neye yorumlarsınız? Onlarda çalışan işçilerin FITRATI veya KADERİ yok mu? diye bir sözüm geldi söyledim, hem nalına hem mıhına.

Yazar Metin Atamer, Ankara, 18 Ekim 2022 

Share This
COMMENTS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir